23 Kasım 2014 Pazar

|| VİNE FENOMENLERİNDEN || ASLI BEKİROĞLU RÖPORTAJI




Yeni bir röportajla karşınızdayım. Umarım özlemişsinizdir. :)


Bu röportajımın konuğu Vine fenomenlerinden Aslı Bekiroğlu. Aslında çoğunuz onu Aslı Bekiro olarak tanıyorsunuz. Reklamlardan da hatırlayanlarınız vardır mutlaka ve tabi ki son işi, oynadığı dizi Beni Böyle Sev’den. Hani şu Mazhar’ın mekanının şaşkın,saf ve sevimli olan garsonu varya işte o bizim Aslı Bekiro’muz. :)




Aslında benim kendisiyle röportaj yapma sürecim biraz farklı gelişti. 

Blogumda röportaj yayınladığımı bilen kuzenim Yağız kiminle röportaj yapsam diye araştırırken imdadıma Aslı Bekiroğlu cevabı ile yetişti. Kim olduğunu nereden tanıdığımızı aslında çokta yabancı olmadığım bir yüz olduğunu anlatınca Yağız, merak ettim bir baktım. “aa bu kız o dondurma reklamında ki kız değil mi ya” dedim. Meğer adı Aslı’ymış. Onun şöhreti reklam ve diziden öncelere dayanıyormuş. Vine fenomeniymiş ve Yağız, Aslı’nın sıkı takipçilerindenmiş. :)
 

Hemen Aslı’nın vine videolarını izledim. Biraz twitter hesabını kontrol edeyim dedim –ki izlediğim Beni Böyle Sev dizisinin her defasında “bu kız kimdi ya” diye sorduğum Ayça’sı Aslı Bekiroğlu’ymuş. Şaşırdım.. :)


Sonrasında Aslı’ya ulaştım. Teklif yönelttim ve sevecen tavırlarıyla beni kırmayıp kabul etti.
Ve 24 saat geçmeden cevapları göndermesiyle beni hem şaşırttı hem de sevindirdi. Demek ki gerçekten isteyerek bu röportajı yaptı benimle. Teşekkür ediyorum buradan bir kez daha kendisine.. :)

Çok sıcakkanlı bir kız Aslı. Umarım bir gün yüz yüze görüşüp sohbet etme fırsatı da buluruz kendisiyle... :)

Lafı daha fazla uzatmadan Aslı’yı ve videolarını hayatıma sokan kuzenim Yağız Yalınkılıç’a ve pek tabii röportajın esas kızı Aslı Bekiroğlu’na sonsuz teşekkürler… Keyifli okumalar… 


****************




Bana biraz kendini anlatır mısın? Aslı Bekiroğlu kimdir?

Ben 16.11.1995 doğumlu,akrep burcu,neşeli,hayatının çoğunu 32 dişini göstererek geçiren,ilk ve orta öğretimi Erenköy Işık'ta,lise hayatını da İtalyan Lise'sinde geçiren, şu anda da Bahçeşehir Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünde okuyan, zamanında yüzücülük yapıp bıraktığına pişman olan ve az önce hayatında kurduğu en uzun cümleyi kurmuş olan öyle kendi çapında bir insan evladıyım. :) 


Vine serüvenin nasıl başladı?

Bir arkadaşım gösterdi bana, daha ilk çıktığı zamanlarda. Daha fenomen kavramı bile ortada yoktu. Ben de kendi kendime videolar çekmeye başladım. Hatta ilk vine'm de "Pembe! Pembe!" diye yanaklarımı çekiyordum. :)


 Fenomen olacağını tahmin ediyor muydun?

Fenomen olacağımı asla tahmin etmiyordum, -ki kendimi de bir fenomen olarak gördüğüm pek söylenemez. 20 bin takipçisi olanın fenomen olduğu o ilk zamanlarda bir fenomen benim "x'i yanlız bırakıyoruz." vine'ımı revine'ladı ve bir de baktım ki takipçiler arttıkça artıyor. Ben de öyle olunca ona yönelik videolar çekmeye başladım ve işte bugüne kadar geldiimm. :) 


Bu kadar ilgi görmenin sebebi ne olabilir?

Açıkçası beni komik olmaktan ziyade sevimli, samimi ve içten bulduklarını düşünüyorum. 




Biz seni televizyondan da tanıyoruz. Reklam ve diziden. Bu süreci biraz anlatır mısın?

Benim ufacık kızken bile hayalim televizyonlarda, sinemalarda olmaktı. İlk kez bu sene buna bu kadar yaklaştım. Çoğu kişi bilmez ama ilk Kremini, Helen Harper ve Popkek reklamlarında oynadım. Oldukça da "sonunda tanınacağım" kafasında olduğum için heyecanlıydım. Fakat olmadı. Dolayısıyla umutsuzlaşmaya başlamıştım ve o sırada karşıma "vine" çıktı ve benim için hayalimin ilk adımı atılmış oldu. Daha sonra Lera Fresca reklamları ve Beni Böyle Sev dizisiyle hayatımda değişiklikler oldu. Şunu diyebilirim ki, televizyonda gözüktüğü kadar kolay değilmiş. :) 


Paylaşımlarından tepki aldığın oluyor mu?

Evet oluyor. Tavırlarımı, konuları ve hareketlerimi olabildiğince dikkatli seçmeye çalışıyorum çünkü çok ağır eleştiriler gelebiliyor. Bazı insanlarda var ki sadece sorun yaratmak için, dikkat çekmek için ve incitmek için kötü şeyler yazıyorlar. Sosyal medyanın bana öğrettiği bir şey varsa o da şudur ki birçok insanın klavyenin arkasına saklanarak yazdıkları şeyleri yüzüme söyleyecek cesaretleri olmadığı.Dolayısıyla çok ta kafaya takmıyorum artık.


Seni yolda görüp tanıyan oluyor mu peki?

Evet oluyor ve sanırım asla durup fotoğraf çekilmekten sıkılmayacağım. Çok hoşuma gidiyor. :)


İlk teklif geldiğinde neler hissettin tepkin ne oldu?

İlk Lera Fresca reklam tekliflerinde çok heyecanlanmıştım, çok mutluydum. Aslında doğruyu söylemek gerekirse kendime pek güvenmiyordum. Çünkü evde, kendi kendime, kendi telefonumla çektiğim 6-7 saniyelik videolarla bir sürü insanın önünde koskocaman kameraya oynamak asla aynı değil. Kendimi rahat hissetmediğim alanlarda da çok çekingenimdir ama şansıma o kadar iyi, cana yakın, güler yüzlü insanlarla çalıştım ki kendimi rahat hissedebildim ve sonuç olarak güzel bir iş çıkardığımızı düşünüyorum. :)


Televizyonda kendini ilk izlediğinde tepkin ne oldu?

Televizyonda kendimi ilk gördüğümdeki hislerimi sanırım anlatamam. Böyle, ilk avını yakalamış bebek bir hipopotamın sevinci gibi. Tarif edilemez derecede mutluydum. Arkadaşlarımın geri dönüşleri de hep iyi yöndeydi.


İlerisi için diyetisyen olmayı mı düşünüyorsun yoksa oyuncu olmayı mı?

Bu konuda kararsızım. Oyunculuğumu ilerletebilirsem o yönde ilerlemeyi tabi ki isterim. Ama elimin altında her zaman bir başka meslek de olsun istiyorum çünkü bu televizyon işleri hep şansla ilgili. Bu yüzden diyetisyenliği bırakmayacağım. Ferhat Göçer gibi mesela; hem doktor, hem şarkıcı. Ben de hem diyetisyen, hem oyuncu olabilirim. :) 


Müzikle de ilgileniyormuşsun. Öncesinde bir eğitimin var mı yoksa bu ilgi amatörce mi?

Müziğe küçüklüğümden beri aşığım. Her tür müziği dinlemişimdir. Işık'tayken 2.sınıfta koroya girdim ve (böbürlenmek gibi olmasın ama) 6.sınıfta korodan çıkana kadar neredeyse her parça da solo oldum. :)  7-8 yaşlarında piyano çalmaya başladım. 10 yaşında yarı zamanlı konservatuara başladım. Orda da arp çalmayı öğrendim ve 6 sene sonra bıraktım. 




Bir gün aşkla iş arasında kalsan?

Hmm zor bir soru geldi. :) Fikir almak için babama sordum "Aklın varsa işi seç." dedi, annem de "Sen aptalsın biraz kesin aşk'ı seçersin" dedi. ahahah :) Aslında işime aşık olacağım gibi politik bir cevapta verebilirim ama bilemedim. Şuan baktığım zaman işimi seçerim gibi gözüküyor ama kör kütük aşıksam duygularımın mantığım önüne geçeceğini biliyorum. Genelde dışarıdan bakıldığında umursamaz biri gibi durduğumu söylerler ama aslında çok duygusalımdır. :) 


Öğrencilikten bahsedelim birde. Nasıl gidiyor?

Çalışmayı sevmiyorum. Son günün gecesi belki çalışıyorum, yani genelde sınavdan önceki 20 dakikada konuları ezberlemeye çalışırım -ki bunun korkunç kötü bir şey olduğunun farkındayım. Bir konu eğer ilgimi çekmezse onu okumak bile bana eziyet gibi geliyor. Gerçekten ilgimi çeken bir konu olduğunda ise özveriliyimdir. İstediğim bölümde olduğum için konuların çoğu aslında ilgi alanım içerisinde o yüzden yine eskisine göre daha iyiyim. Öğrencilik hayatının, üniversite hayatının eğlence kısmı tabi ki tam tıkırında ve harika geçiyor. :) 


En sevdiğin dersler neler?

En sevdiğim ders İngilizceydi, ondan da muaf oldum. :( Dil derslerini küçüklüğümden beri severim. Onun dışında en sevdiğim ders biyoloji. Her seferinde insan ve doğa hakkında yeni bir şeyler öğrenmek beni heyecanlandırıyor. En sevmediğim derste kesinlikle matematik !!  Ve lanet ders her konunun içine giriyor! Hatta ufak bir anımdan bahsedeyim. Üniversitede matematik hocası ilk ders "Kim matematikten nefret ediyor? Kim zorla, oflaya poflaya geçti?" dedi. Hemen el kaldırdım ve bana dedi ki "O zaman sen her ders geleceksin, en öne oturacaksın, ve tahtayı sileceksin. Karşılığında sana finalde ekstra 10 puan vereceğim." Artık her ders tahta siliyorum. :))


Bunu yoğun istek üzerine soruyorum. Nasıl erkeklerden hoşlanırsın? :)

Hmm :) Fiziksel özellik olarak, yok uzun boylu olsun yok şöyle olsun yok böyle olsun diy kriterlerim yok. Sonuçta aşk okada konar b*kada. :) B*ka konmaması için büyük konuşmayı sevmem. :) Erkekte ilk baktığım şey bakışlarıdır. Bakışları ilk başta beni etkilemezse zaten bir daha ağzıyla kuş tutsa etkileyemez. Onun dışında kendine güvenmesi, özgüveni benim için çok önemli. Dürüst olmalı. Lafını esirgememeli ve lafının arkasında durabilmeli. Çapkın olması da hoşuma gider bazen. Çünkü herkes onu istesin ama o sadece beni istesin derim. Benimle birlikteyken çapkınlığa tahammülüm tabi ki de yok. Sanırım maço da seviyorum biraz. Gevşekliği, erkek tribini vs. hiç sevmem. Bir de her kızın istediği şey, ilgi, ilgi ve ilgi. Bana önemsediğini, değer  verdiğini ve sevdiğini hissettirmesi gerekiyor. Çünkü çok zor güvenen bir insanım, çok kıskancım ve her zaman şüphelerle doluyumdur. 




Bu soruda yoğun istek üzerine geliyoor.. Bu duru ve sade güzellik, sevimlilik nereden geliyor ? :)

Ahahah öncelikle çok teşekkür ederim, şımartıyorsunuz. :) Annem ve babam güzeller sanırım başka bir açıklaması yok. :) Makyaj ürünlerini çok az kullanırım. Günlük makyajım genelde eye-liner'dan ibarettir. Her zaman doğallıktan yanayımdır. Asla ve asla, suratımda koskoca bir sivilce bile çıksa fondöten kullanmam. Çünkü gözenekleri kapatıyor ve bana o fondötenli surat çok sahte geliyor. Sanki mimikleri gizliyormuş gibi. Böyle ayrı bir maske. Mezuniyetimde bile makyöz suratımı fondötene boğduğunda eve gidip bütün suratımı yıkadım ve klasik eyeliner'ımla gittim. :) Etrafımda da sizler gibi tatlı ve sempatik insanlar oldukça sevimli olmamak elde değil. :)




Bu sevimli,tatlı ve sıcak sohbet için teşekkür ederim Aslı. :)

Ben de çok teşekkür ederim :)






Sürç-ü Lisan Ettiysem Affola..